Depresyon bebekler de bile görülebilen bir hastalık. Bebeklik depresyonu 6.aydan sonra bebeğin anneden birdenbire ayrılmasıyla ortaya çıkar. Annenin; vefatı, uzun süre hastanede kalması, başka bir şehirde ya da ülkede ikamet etmesi, çocuğuna bakım veremeyecek kadar ağır fiziksel ya da ruhsal hastalığının olması bebeklik depresyonunu ortaya çıkaran sebeplerdir.
Depresyon insan yaşamının her döneminde ortaya çıkabilen bir beyin hastalığıdır. Yani depresyon beynin kimyasallarındaki dengesizlikler sonucu ortaya çıkar ve kişiyi hayata karşı mutsuz, keyifsiz ve isteksiz yapar. Depresyonda olan kişi, başına gelen her şeyin sorumlusu olarak kendini görür ve kendini suçlar. Hayata hep olumsuz tarafından bakar. Gelecek ile ilgili beklentisi ümitsiz ve karamsardır. Kendisiyle ilgili değersiz ve sevilmez olduğu inancı vardır. Bu nedenle olayları olduğundan daha abartılı görür ve olayları hep genelleme yaparak yorumlar. Mesela “Böyle şeyler hep benim başıma gelir” der. Ya da resmin geri kalanını görmez ve 100 puanlık sınavdan 75 puan aldığında nasıl bu kadar yanlış yaptım diyerek kendini suçlar. Olayları kendine göre yorumlar ve keyfi çıkarsama yapar mesela arkadaşım beni aramadı sanırım artık benle konuşmak istemiyor” gibi çokça bilişsel çarpıtmalara başvurur.
Depresyon genetik aktarımlı bir hastalık olduğu için anne ya da babada depresyon varsa, tetikleyici faktörlerle çocukta ya da ergende da depresyon görülmesi muhtemeldir. Depresyonun en önemli 2 belirtisi, isteksizlik ve tad alamamadır. Yani depresyonda olan kişinin içinden hiçbir şey yapma isteği gelmez zoraki şekilde yapsa da yaptığı şeyden keyif alamaz. Çaresizlik hissi, düşük enerji, konsantrasyon azlığı, değersizlik ve suçluluk düşünceleri, iştah ya da kilo değişikliği depresyonun diğer belirtileri arasındadır.
Çocuklarda ve ergenler depresyon; Okula gitmek istememe, düşük özgüven, fobiler, karın ağrısı, bulantı ya da baş ağrısı şeklinde görülmekle beraber aşırı hareketlilik, huysuzluk, çabuk sinirlenme, yalan söyleme, evden ya da okuldan kaçma gibi davranış bozuklukları ile de görülebilir.
Depresyon beynin kimyasalları ile ilgili olduğunu söylemiştik. Mutluluktan sorumlu serotonin hormonu ve haz almadan sorumlu dopamin hormonu seviyeleri düşer ve çocuk ya da ergen mutsuz ve keyifsiz olur. Stres hormonları olan norepinefrin ve kortizol seviyelerinde de artış meydana gelerek çocuk ve ergeni huzursuz, öfkeli, kaygılı hisseder ve odaklanma problemleri yaşayarak öğrenme ile ilgili problemler yaşayabilir.
Bazı çocuklar ya da ergenler yaşadığı bu olumsuz duyguları içe atarken bazı çocuklar dışa vurur. Duygularını içe atan çocuk ve ergenler; utangaç, kaygılı ve bağımlı özellikler gösterir ve güvensiz hissederler. Bundan ötürü kendi ile ilgili olumsuz düşüncelere kapılarak depresyona daha eğilimlidirler. Duygularını dışa vuran çocuk ve ergenler ise davranış bozuklukları göstererek daha agresif ve saldırgan tutum sergilerler ancak bu çocukların da madde kullanımına yönelmeleri ve aykırı gruplara katılmaları da olasıdır.
7 yaş öncesi çocuğun dil becerisi yeterli olgunluğa erişmediği için tanı koymak zorlaşabilir. Ancak çocuğun yüz ifadesi, gösterdiği davranışlar, tepkiler ve beden duruşu bu tanın konmasını kolaylaştırabilir. Genetik açıdan eğilim ve nörokimyasal düzensizliğin varlığı, çocuğu depresyona yatkın hâle getirir. Olumsuz hayat olayları ise yatkınlığa sâhip olan çocuklarda ve ergenlerde depresyon gelişmesini tetikler.
Anne ya da babanın vefatı, hastalığı, boşanması, ayrı şehirde yaşamaları ya da çok yoğun iş temposu ile çocuğun duygusal ihmal yaşaması, anne babanın çocuğuna sevgiden ve ilgiden mahrum bırakması, yaşanan göç ya da taşınma, aile içinde sürekli yaşanan çatışmalar, anne ya da babanın ruhsal bozukluğunun olması, ergen çocuğun karşı cinsle yaşadığı problem ve sınav stresi çocuk ve ergenlerdeki depresyonu tetikleyen nedenlerdir.
Ailelere önerilerim:
Kafana takma, üzme kendini, boşver unut gitsin gibi sözler söylememelisiniz. Çünkü bunlar çocuğun kendi iradesinin dışında yani tamamen beyindeki hormonların düzensiz çalışmasıyla ortaya çıkan olumsuz duygu ve düşünceler olduğunu unutmamalısınız.
Çocuğunuzda davranış değişikliği sağlayabilirseniz çocuğunuzun duygu ve düşüncelerinde de değişiklik sağlayabilirsiniz. Mesela çocuğunuzu düzenli spor yapması konusunda teşvik edebilirsiniz. Çünkü spor esnasında vücut endorfin salınımı gerçekleştirir ve kişi kendini iyi hissetmeye başlar. Endorfin hareket halinde yani spor yaparken, dans ederken, zıplarken, ya da koşarken salgılanan mutluluk hormonudur. Dolayısıyla düzenli gideceği bir spor ya da sanat kursu çocuğunuzu iyi hissettirecektir.
Çocuğunuzun en geç 10 gibi uyuması çok önemlidir. Çünkü mutluluk hormonu olan endorfin ve uyku hormonu olan melatonin gece 10 ila 3 arasında salınım yapıyor. Çocuğunuzun kendini huzurlu ve mutlu hissedebilmesi için uyku düzenini bozmaması gerekir.
Güneşli havalarda parkta bahçede zaman geçirmesi için çocuğunuzu teşvik etmelisiniz zira güneş ışınları gözümüzün ağ tabakasından içeri girer ve sinirler aracılığıyla epifiz bezine iletilerek serotonin miktarını artırarak kişiyi mutlu hissettirir.
Normalde yapmaktan keyif aldığı şeyleri tekrar yapması konusunda çocuğunuza ortam hazırlamalısınız. Çünkü haz duygusundan sorumlu dopamin hormonu kişinin sevdiği işlerle meşgul olduğu zamanlarda salınım yapıyor. Mesela sevdiği arkadaşlarıyla oyun oynaması, sinemaya gitmesi ya da sevdiği bir yemeği yemesi dopamin salınımını artırır.
Depresyon bilişsel davranışçı terapiye çok iyi yanıt verir. Bu hissettiği olumsuz duygular ve beraberinde olumsuz düşüncelerin depresyon hastalığının beyindeki duygu merkezini etkilediğini ve bu sebeple isteksiz, keyifsiz ve mutsuz hissettiğini söylemelisiniz. Dolayısıyla harekete geçmesinin düşünceleri üzerinde iyileştirici etkileri olduğunu çocuğunuza anlatmalısınız.
Odaya kendini kapatarak, saatlerce uyuyarak ya da sosyal hayattan uzak kalarak depresyonun daha kötüleşeceğini çocuğunuza söylemelisiniz.
Uzman Klinik Psikolog Müjde Yahşi, ‘Belirtiler hafif seyretse bile muhakkak çocuk ile çalışan bir klinik psikoloğa başvurmalısınız fakat orta ya da ağır depresyonda ise muhakkak çocuk ergen psikiyatristine başvurmalısınız. ‘Dedi.