İstanbul’un Sarıyer ilçesine bağlı küçük ve şirin bir köy olan Garipçe, tarihi dokusu, eşsiz boğaz manzarası ve balıkçılık geleneği ile ziyaretçilerin ilgisini çeken özel bir yer. Boğaz’ın Karadeniz’e açılan kapısında, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün hemen yanı başında konumlanan bu köy, hem doğallığı hem de samimi atmosferiyle şehir hayatından uzaklaşmak isteyenler için adeta bir kaçış noktası sunuyor.
Balıkçılık Geleneği ve Taze Deniz Ürünleri
Garipçe Köyü, yüzyıllardır balıkçılık ile geçimini sağlayan bir topluluğa ev sahipliği yapıyor. Köy halkının birçoğu balıkçılık yaparak hem kendi ihtiyaçlarını karşılıyor hem de İstanbul’daki restoranlara taze deniz ürünleri temin ediyor. Mevsimine göre çıkan lüfer, palamut ve çinekop gibi balık çeşitleri, Garipçe’nin lezzet duraklarından birinde deniz manzarası eşliğinde sunuluyor.
Garipçe Köyü’nü diğer yerlerden ayıran en önemli özelliklerinden biri, şehrin kaosundan tamamen uzak, huzurlu bir atmosfere sahip olması. Daracık sokaklarında yürürken, taş evlerin arasında tarihi bir yolculuğa çıkmış gibi hissedebilirsiniz. Köyün samimi halkı ve doğal yapısı, Garipçe’ye gelen misafirlerde sıcak bir izlenim bırakıyor.
Garipçe, yalnızca doğal güzellikleriyle değil, tarihiyle de dikkat çekiyor. Köyün girişinde yer alan tarihi Garipçe Kalesi, Osmanlı döneminden kalma bir savunma yapısı olarak bugün de ayakta duruyor. Ayrıca köydeki taş evler, geçmişin izlerini günümüze taşıyan birer mimari eser niteliğindedir.