Eğitimci ve Yazar Yunus Emre Altuntaş, konuşmasına Öğretmen Akademilerinin amacını açıklayarak başladı. Koronavirüs döneminde eğitimin çevrim içi yöntemlerle sürdürüldüğüne dikkat çeken Altuntaş, pandemi sonrası yüz yüze iletişimin önemine değindi.  Yunus Emre Altuntaş, “Koronavirüs döneminde hepimiz eğitimde teknolojinin olanaklarına yöneldik. Ancak bu süreçte bire bir iletişimin ne kadar önemli olduğunu gördük. Öğretmen Akademileri, pandemi sonrası bu bağı yeniden kurmak, kalpten kalbe bir gönül yolu açmak için çok kıymetli bir platform oldu. Bu tür etkinlikler, şehre enerji katan bir buluşma zemini oluşturuyor.” dedi.

“Kalabalık Yalnızlık” ve Modern Kentlerin Paradoksu

Kentleşmenin insanlar üzerindeki sosyolojik etkilerini ele alan Eğitimci ve Yazar Altuntaş, Türk Dil Kurumu’nun bu yılın kelimesi olarak “kalabalık yalnızlık” terimini seçtiğini belirtti. Altuntaş, “Günümüzde kentler, özellikle büyük şehirler, insanların birbirine yabancılaştığı mekânlar haline geldi. Bursa’dan geliyorum; nüfusu milyonları bulan, dışarıdan göç alan ve hızla büyüyen bir şehir. Ancak bu yoğunluk içinde insanlar birbiriyle dertleşmeye, hâl hatır sormaya bile vakit bulamıyor.” diyen Altuntaş, modern hayatın “hız ve haz” odaklı yapısının toplumsal bağları zayıflattığını ifade etti.

Yunus Emre Altuntaş, insanların alışkanlıklarının artık şehirlerin dayattığı bir yaşam tarzına dönüştüğünü dile getirerek, “Şehirlerin kendi yıkıcılığı içinde farkında olmadan sürüklendiğimiz bir yaşam var. Öğretmenler, bu dönüşümü fark ederek toplumlara rehberlik edebilir. Toplumun aydın kesimini temsil eden öğretmenler, bireyleri yeniden bir araya getirebilecek bir sinerji yaratma gücüne sahip.” ifadelerini kullandı.

Birlikte Hareket Etmenin Gücü: Öğretmen Akademileri

Toplumların bireyselleşme eğilimini ele alan Altuntaş, şu çarpıcı değerlendirmeyi yaptı: “Günümüzde insanlar adeta kendi kabuklarına çekilmiş durumda. Birlikte hareket edemiyoruz; bu da ortak bir sinerji yaratmamızı engelliyor. İşte bu noktada teşkilatlanma, yani bir araya gelerek bir şeyler yapabilme yetisi devreye giriyor. Öğretmen Akademileri tam da bu ihtiyaca cevap veriyor. Akademiler, öğretmenlerin potansiyelini ortaya çıkarmak ve onların projelerini hayata geçirmelerine destek olmak için bir fırsat sunuyor. Küçük bir dokunuş, kelebek etkisiyle büyük değişimlere yol açabilir.” diye konuştu.

“Kentin Dindarları” Kitabı Üzerine

Söyleşisinde kendi kaleme aldığı Kentin Dindarları kitabından da bahseden Altuntaş, tarih ve şehir kültürüne olan ilgisini şu sözlerle paylaştı: “Ben şiir ve eleştiri alanında eserler veren biriyim. Ancak Bursa’da yaşarken, yaşadığım şehrin kültürüne ve tarihine duyduğum merak beni bu kitabı yazmaya yönlendirdi. Kitabımda Bursa’ya katkı sağlamış, bu şehirde iz bırakan kişilerin hikâyelerine yer verdim. Şehir ve Kültür Akademilerinin de amacı bu: Yaşadığımız şehrin taşına, toprağına değil; insanına, geçmişine ve bugününe hâkim olmak.” şeklinde konuştu.

Altuntaş, kitabında yer verdiği röportajların şehrin kültürel zenginliğini tanıma ve aktarma çabası olduğunu belirterek, “Bir şehrin insanı, o şehrin gerçek ruhunu taşır. Bugünün değerlerini tanımadan, geçmişin izlerini anlamadan yaşadığımız topraklarla bağ kuramayız.” dedi.

Mecidiyeköy'de yıkım sırasında metruk binadan alevler yükseldi: İşçiler mahsur kaldı Mecidiyeköy'de yıkım sırasında metruk binadan alevler yükseldi: İşçiler mahsur kaldı

Programın sonunda, Öğretmen Akademileri İl Koordinatörü Hasan Erkan, katkıları için Yunus Emre Altuntaş’a teşekkür ederek günün anısına hediye takdim etti.

Kaynak: BÜLTEN