Elhamdülillah toplum olarak bilmediğimiz hiç bir şey yok. Her şeyi bilir, her şey üzerine fikir beyan edebiliriz. Yeter ki fikir beyan edecek bir konu bulalım.
Ülkemizde maalesef durum budur.
Ömrü köyde geçmiş bir eğitimci olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Birilerinin bana gelip de eğitimle ilgili bir soru sorduğu olmamıştır.
Neden sorsun ki?
Bizimkilerin bilmediği bir konu yoktur ki!
Tıp, siyaset, adalet…
“Her şeyi biliyorum da! Şunu da biraz az biliyorum.” diyen hiç görmedim.
Bilgi de fikir de tam…
Cavit 19 ile ilgili o kadar çok tedavi ve korunma yöntemleri var ki anlatamam… Saymakla bitmez…
Öyle anlaşılıyor ki tıp alanında çok ileriyiz.
Bu kadar bilgi birikimi ile dünyaya neden aşı ve ilaç satmadığımıza bir anlam veremiyorum.
Köy, şehir hiç fark etmez, nere giderseniz gidin, her yer her şeyi çok iyi bilen insanlarla doludur.
Bu kadar bilgili bir toplumun neden hala bilimde, sanatta, tıpta, endüstride geri olduğu da ayrı bir muamma…
Bilgiyi bilmek öyle kolay mı?
Dünya tarihine baktığında bilgiye öyle kolay ulaşılmamış. Okunmuş yazılmış, araştırılmış, günler, aylar, yıllar, yüz yıllar uğraş verilmiş, ter dökülmüş.
Çoğu bilim insanı bilgi, bilim uğruna hapislerde yatmış, yetmemiş giyotine vurulmuş.
Dünyanın en zor işidir bilmek aslında.
Hem zor hem de kutsal…
Bir ana dalın ara dalını bilmek bile uzmanlık istiyor, yerine göre uzman olmak bile bilmek için yetmez.
Bildiğim bir şey var, oda hiç bir şey bilmediğimdir…
Kim diyor? Bilge diyor…
Bir yerlerde bir problem var.
Neden her şeyi bilmek gibi gereksiz bir anlayışa sahibiz?
Sevdiğim bir arkadaşım, hiç kitap okumadığı halde her şeyi bildiğini iddea eder, benimle saatlerce tartışırdı. “Okudun mu?” dediğimde, “Okumaya ne gerek var bunu bilmek için!” derdi.
Araştırmak, okumak, bilgiyi aramak bizim kültürümüzde maalesef yok. Doğuştan bilge ve âlim doğuyoruz.
Bu bilmişlik sadece bizim topluma has sanırım.
Ne diyelim…
Allah sonumuzu hayretsin…