Son günlerde İklim kanunu nedir 2025 ? sorusunun cevabı merakla araştırılıyor. İklim kanunu hakkında bilmeniz gerekenler haberimizde yer alıyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kamuoyuna Türkiye’nin ilk İklim Kanunu’nu duyurdu. Çevre politikalarında yeni bir dönemin başlangıcını simgeleyen 20 maddelik ana metin, 2 geçici madde ve 3 farklı kanunda değişiklik içeren düzenleme ile birlikte, iklim değişikliğiyle mücadele sürecinin ilk kez kapsamlı bir yasal zeminde olması hedefleniyor.
İklim Krizine Karşı Dirençli Şehirler Hedefi Var
2053 Net Sıfır Emisyon hedefi doğrultusunda, iklim değişikliğinin neden olduğu afetlere karşı dirençli şehirler kurmak gibi önemli bir amacı olan kanun, başta ormanlar olmak üzere, biyolojik çeşitlilik, su ve gıda güvenliği gibi kritik alanlarda koruyucu önlemler alınmasını sağlayacak ve yerel yönetimlere de sorumluluklar yükleyecek.
Enerjide Dışa Bağımlılığı Azaltma Hedefli Bir Kanun
Kanun teklifi ile temiz enerji kaynaklarının teşviki sağlanacak; yenilenebilir enerji, hidrojen gibi yeşil teknolojilere geçiş sayesinde hem çevreye zararlı emisyonlar azaltılacak hem de Türkiye’nin enerji alanındaki dışa bağımlılığı en aza indirecek.
Yeşil Dönüşüm Başlıyor
Tarım, sanayi, enerji, ulaşım ve şehircilik gibi pek çok sektöre etki edecek olan düzenleme, doğa dostu üretim modellerine geçiş ile birlikte karbon ayak izinin azaltılması, temiz üretim teknolojilerinin yaygınlaştırılması ve yerel eylem planlarının hazırlanması gibi şeyler yasal zorunluluk haline getirecek.
Afet Risk Yönetimi Güçlendirilecek
İklim kaynaklı afetlerin olası etkisini en aza indirmek için risk değerlendirme, izleme ve erken uyarı sistemlerinin mevcut seviyeleri geliştirilecek ve bütünleşik afet yönetimi yaklaşımıyla kayıpların önüne geçilecek.
Yanıtlanan 14 Soruyla İklim Kanunu Tanıtıldı
Bakanlık, kamuoyundaki açıklama sonrası iklim kanunu hakkında endişelere açıklık getirmek adına “14 Soruda İklim Kanunu” başlığı altında en çok merak edilen soruları yanıtladı. Tarım faaliyetlerinin biteceği, yapay gıdanın zorunlu hale geleceği gibi iddiaların asılsız olduğu belirtildi. Ayrıca, bireysel özgürlükleri kısıtlayacak bir uygulama olmadığının da altı çizildi.