Bundan tam 85 yıl önce dikilen ancak daha 10 yıllık genç bir fidanken budanan bir eğitim çınarı olan Köy Enstitüleri'nin köklerinden fışkıran sürgünler, Anadolu'nun dört bir yanında yobazlık ve hoyratlığa karşı küçük nefeslenme alanları oluşturarak varlığını sürdürdü...

Bundan tam 85 yıl önce, 17 Nisan 1940 tarihinde çıkarılan 3803 sayılı yasayla Türkiye’nin dört bir köşesine 21 Köy Enstitüsü açıldı. Bu okullarda eğitim alan köy çocukları, köy öğretmeni ve sağlıkçı olarak yetiştirilecekler ve başta kendi köyleri, bulundukları yörenin aydınlanmasına öncülük edeceklerdi.

Tarımdan marangozluğa, sağlıktan güzel sanatlara kadar geniş bir yelpazede aldıkları eğitimle ilerleyen yıllarda toplumdaki “aydın” kavramının karşılığı olarak işaretlenecek olan bu köy çocukları; aydınlanma ve modernleşme gibi batı kökenli kavramları kırsaldan kente doğru taşıyacak olan özgün bir modelin de öncülüğünü yapacaklardı. Bu önemli eğitim modeli, dünyanın birçok ülkesinden de dikkatle izlenmeye başlanmıştı...

Ancak genç Cumhuriyet'in giriştiği bu büyük aydınlanma savaşımının Anadolu'nun dört bir yanında yarattığı kıvılcımları izleyen başkaları da vardı ve niyetleri hiç de iyi değildi. Dönemin ruhu gereği her taşın altında komünizm arayan cadı avcıları dört bir yandan saldırılara geçtiler. İftira ve yalan makineleri çalıştı, gencecik insanlara akıllara zarar iftiralar atıp, eğitimcileri komünistlikle suçladılar...

Önce 1946 yılında, Köy Enstitüleri’nin kurulmasında büyük emekleri geçen Hasan Ali Yücel, Milli Eğitim Bakanlığı görevinden uzaklaştırıldı. Sonra İsmail Hakkı Tonguç, köy çocuklarının 'Tonguç Baba'sı İlköğretim Genel Müdürlüğü görevinden alındı. Ardından ise enstitülerin temel ilkeleri birer birer ortadan kaldırılmaya başlandı.

İlk adım olarak, 1947’den, o ana değin uygulanmakta olan iş eğitimi ilkelerine kısıtlama getirildi. Özgür okuma saatleri kaldırıldı. Enstitü kitaplıklarında bulunan birçok kitap yakıldı, okunması yasaklandı. Öğrenciler, enstitü yönetiminden dışlandılar. Öğrenci sayılarında azaltılmaya gidildi.1948 yılında enstitülerin Ankara'daki kalbi olan Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü kapatıldı. 1949’da, öğrencilerin yıllık izinleri üç aya çıkarıldı. 1950’de karma eğitime son verilip kız öğrenciler üç ayrı okulda toplandı. 1951’de, 1943 Köy Enstitüleri Programı, İlk Öğretmen Okulu Programıyla birleştirildi, eğitim süresi de altı yıla çıkarıldı. 1954’te de, 6234 sayılı yasa gereğince Köy Enstitüleri kapatıldılar...

Ülkenin dört bir yanında açılan Köy Enstitülerinde yetişen birçok eğitimci, aydın ve yazarla aynı havayı soluma fırsatım oldu...

Bunlardan biri de Anadolu bozkırının kalbinde doğan ve enstitülerin kıvılcımıyla tutuşan Eğitimci, ressam ve idareci Ali Demircioğlu'ydu...

Yüz yıllık bir Anadolu çınarı gibi ömür süren Ali Demircioğlu Öğretmeni Ekim 2023'te kaybettik...

Erken Cumhuriyet Doneminin Egitim Seferberligi Olarak Koy Enstituleri3

2016 yılında, o dönemde yaşadığımı Köyceğiz'de kendisiyle uzunca bir söyleşi yapmış, bu söyleşiyi Ekim 2016'da Islak Çarıklar Programımızda yayımlamıştık...

Ankara Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nde Aşık Veysel'le tanışmasıyla birlikte değişen yaşamının, genç Cumhuriyetin bozkırda yaktığı eğitim ateşiyle bir insanın kaderinin nasıl değiştiğini anlatmıştı, Ali Demircioğlu Öğretmen...

Erken Cumhuriyet Doneminin Egitim Seferberligi Olarak Koy Enstituleri1

Köy Enstitülerinde halk müziği dersleri veren ve öğrencilere halk kültürünü aktaran Anadolu'nun büyük Ozanı Aşık Veysel'in fazla bilinmeyen bu yönü, Ali Öğretmenin öyküsüyle birlikte yarım kalmış bir düşü bir kez daha anımsatmıştı bize...

Genç Cumhuriyetin eğitim seferberliğinin neferi olan yitirdiğimiz tüm Köy Enstitülü öğretmenlerimizi saygı ve özlemle anıyoruz...(Araştırmacı Gazeteci Yazar Yusuf YAVUZ)

Erken Cumhuriyet Doneminin Egitim Seferberligi Olarak Koy Enstituleri2