Ülkemizde deprem olduğunu biliyoruz. Nereden biliyoruz: 17 Ağustos 1999’da meydana gelen depremden. Adına Gölcük Depremi, İzmit Depremi, Marmara Depremi de diyebilirsiniz.

Hafızamızda en çok bu deprem kaldı.

Sonra Düzce depremi…

Ülkemizde, Düzce depreminden sonra irili ufaklı toplam 50(elli) dolaylarında deprem olmuş.

Çok büyük bir rakam doğrusu…

İki yılda bir deprem…

17 Ağustos 1999’dan önceki depremleri saymıyorum.

Onları da burada rakamsal olarak yazacak olursam, sanırım şaşar kalırsınız.

Öyle az buz değil, yaşandığı tarihlerde, binlerce insanın ölmesine, binlerce insanın yaralanmasına, binlerce evin yıkılmasına, binlerce insanın evsiz yurtsuz kalmasına neden olmuş.

27 Aralık 1939’da 7.9 şiddetinde gerçekleşen Erzincan depreminde 33.000 kişi yaşamını yitirmiş.

24 Kasım 1976’da 7.5 şiddetinde gerçekleşen Muradiye, Van depreminde 3.840 kişi hayatını kaybetmiş.

6 Eylül 1975’te 6.6 şiddetinde gerçekleşen Lice, Diyarbakır depreminde 2.385 kişi yaşamını yitirmiş.

19 Ağustos 1966’da 6.9 şiddetinde gerçekleşen Varto, Muş depreminde 2.394 vatandaş ölmüş.

20 Aralık 1942’de7.0 şiddetinde gerçekleşen Erbaa, Tokat depreminde 3.000 kişi yaşamını yitirmiş.

27 Kasım 1943’de 7.2 şiddetinde gerçekleşen Kastamonu-Çankırı depreminde 4.000 kişi hayatını kaybetmiş.

1 Şubat 1944’te 7.2 şiddetinde gerçekleşen Gerede, Bolu depreminde 3.959 kişi hayatını kaybetmişti.

Keza diğer depremlerde de binlerce ölüm yaşanmış.

Deprem ülkesiymişiz!

Onlarca deprem olmuş yirmi yılın içerisinde…

Deprem bölgesi olduğumuzu, ülke olarak, yeni fark ediyoruz.

Evet!

Aynen öyle!

O nedenle ölüyoruz!

Ülke olarak, deprem bilinci yerleşmiş olsaydı.

Evler deprem bilinci ile yapılsaydı.

Deprem bilinciyle imar planları hazırlansaydı.

Deprem bilinci ile yapı denetimleri yapılsaydı.

Bu kadar insan ölmeyecekti.

Deprem kültürü!

Deprem bölgesi olan bir ülkenin bir deprem kültürü olmalıydı.

Vardı bir deprem kültürü...

Neydi bu kültür?

Onun cevabını siz değerli okurlara bırakıyorum.

Zararın neresinden dönerseniz kardır.

Hiç değilse bundan sonra, ülkede bir deprem bilinci oluşturalım. Binalar sağlam yapılsın. İmara uygun olsun, yapı denetimi sağlıklı yürüsün.

Tüm halkta deprem bilinci oluşturulsun.

Ülkede büyük çoğunluk, deprem ülkesi olduğumuzu bilmiyor.

Dolayısı ile depremde ne yapacağını da bilmiyor.

Nereye kaçacak, nereye sığınacak, deprem anında nasıl bir pozisyon alınacak!

Kişinin yanında bulunduracağı malzeme ve eşyalar…

Deprem çantası!

Daha bir sürü bilgi!

Çok geç kalmadan bir yerlerden başlamak gerekmez mi?

Ne dersiniz!