Her yıl 22 Mart, dünyada tatlı su kaynaklarının önemine dikkat çekmek ve sürdürülebilir yönetimini sağlamak amacıyla Uluslararası Dünya Su Günü olarak kutlanıyor. Ancak kutlamalar, su krizini çözmüyor. Kuraklık, artık sadece gelecekte karşılaşacağımız bir senaryo değil, şu an yaşadığımız bir gerçek.

Tarım ve Orman Bakanlığı, "Suda Sıfır Kayıp" sloganıyla üç yıl önce bir seferberlik başlattı. İçme-kullanma suyu başta olmak üzere tarım ve sanayide suyun verimli ve sürdürülebilir kullanımı için çalışmalar yürütüldü. Peki, bu çalışmalar gerçekten fayda sağladı mı? Tartışılır. Çünkü susuzluk tehlikesi her geçen gün daha da belirgin hale geliyor.

En çarpıcı örneklerden biri Konya Ovası. Türkiye’nin tarım kalbi sayılan bu topraklarda obruk sayısı hızla artıyor. Verimli topraklarımızın altında oluşan bu devasa çukurlar, aslında yeraltı su kaynaklarımızın nasıl tükenmekte olduğunun açık bir göstergesi. Kendi elimizle toprağın altını boşaltıyor, geleceğimizi adeta içinden çökertiyoruz.

Su krizi, yalnızca çiftçilerin değil, hepimizin sorunu. Daha ne kadar bilinçlenmemiz gerekiyor? Kaç Dünya Su Günü daha kutlamamız lazım? Kuru bir kutlama ile toprak canlanmaz, su kaynakları kendiliğinden yenilenmez. Gerçekçi ve etkili adımlar atılmadıkça, tarımda yanlış sulama yöntemleri terk edilmedikçe, sanayide gereksiz su tüketimi azaltılmadıkça, şehirlerde su tasarrufu alışkanlık haline getirilmedikçe bu kriz derinleşmeye devam edecek.