Eğitim, yaşamın içinden yaşama şekil veren ve yaşamı yönlendiren bir süreç olup; günümüz anlayışına göre, beşikte başlar ve yaşamın her aşanında sürerek, mezarda son bulur.
Eğitim, edinilen bilgilerin kullanılma yeteneğinin kazanılması sürecidir.
Bu anlatıma göre; öncelik, kullanılacak bilgilerin edinilmesidir, daha sonra da bu bilgilerin kullanılmasının kazanılmasıdır.
Bilgiyi edinecek olan da; kullanacak olan da insandır. Dolaysıyla bir eğitim sistemi eksenine insanı almalıdır. Bu sistem, insanların zekâ özellikleri farklı olduğundan; insanların zekâ özelliklerine, yeteneklerine ve isteklerine göre oluşturulmalıdır, diyorum.
Okul adını alan eğitim kurumları için:
İktidarın yolu okullardan geçer…
İmam Hatipler bizim arka bahçelerimizdir…
Dindar bir nesil yetiştireceğiz…
Yaklaşımlarıyla, eğitim, siyasi partilerin birer çıkar aracı yapılmaya çalışılmıştır. Böyle bir sistemden hangi öğrenci, hangi öğretmen ve hangi veli memnun ve mutludur? Beş yaşındaki bir kız çocuğunun başına türban sarmaya çalışan bir eğitim sistemi olur mu?
Bu eğitim sistemi, toplumu hangi yarınlara taşıyacak, bilen var mı?
Bu eğitim sistemi değişmelidir.
Devlet, eğitimin içinden elini çekmelidir, diyorum. Devlet, sadece fiziki yapılar, eğitim kurumlarının donanımı, öğretmen ve yönetici giderleriyle diğer giderleri karşılayacak mali katkılarda bulunmalı ve mali harcamaları denetlemelidir. Halk Eğitim Merkezi Müdürlükleri, İlçe ve İl Milli Eğitim Müdürlükleri kaldırılmalıdır.
Toplumumuzu aydınlık yarınlara taşıyacak, insanlarımızın uygarlık alanında yapacakları yarışlarda donanımlı olmalarını sağlayacak, insanların kendileri olacağı, insan haklarına saygılı, insan ve doğa sevgisiyle yoğrulmuş kişilerin yetişecekleri yeni bir eğitim sistemine gereksinim vardır, inancındayım.
Bu eğitim sistemi:
İçinde yaşadığımız bilgi çağında, insan beyni bir üretim aracı ve bilgide en değerli ürün durumundadır; bu nedenle, ülkemizde uygulanacak eğitim sistemi “Öğrenci Merkezli” olmalıdır…
Eğitimin yapılanması:
Anaokulları, ülke genelinde zorunlu duruma getirilmelidir…
Engelli kişiler zorunlu olarak ve kaynaştırılmış eğitim şeklinde eğitimin içine alınmalıdırlar…
İlk Okul, Orta Okul şeklindeki ayrıma son verilmeli ve 8 yıllık zorunlu İlköğretim uygulamasına tekrar geçilmelidir…
Anaokulları ve İlköğretim okulları, yerel yönetimlere bağlanılmalıdır…
Orta Öğretim Kurumları, Üniversitelere bağlanmalıdır…
Anaokulları ve İlköğretim okullarının öğretmenleri yerel yönetimleri tarafından; orta Öğretim Kurumları öğretmenleri de Üniversiteler tarafından atanılmalıdır…
Orta Öğretim Kurumları öğretmenleri, üniversiteler tarafından sıkça eğitime tabi tutulmalıdır…
YÖK kaldırılmalı, üniversitelerarası eşgüdümü sağlayacak bir birim oluşturulmalı; üniversiteler, mali, bilimsel ve yönetsel özerk olmalıdır…
Bütün eğitim kurumlarına giriş ve eğitim kurumlarındaki sınavlar kaldırılmalı; bunun yerine öğrencilerin üretecekleri projeler ve eğitim sürecince gösterdikleri etkinlikler değerlendirilmelidir…
Genel lise uygulaması kaldırılarak, endüstri meslek liseleri ve meslek liseleri durumuna getirilmeli; bu eğitim kurumlarındaki öğrenciler, 10. Sınıftan itibaren ve üniversitelerdeki öğrenciler, ikinci sınıftan itibaren stajlara tabi tutulmalıdırlar; staj gören öğrencilere staj gördükleri yerlerden sigortalanmalı ve ücret ödenmelidir… Örnek: Hukuk meslek liseleri ve hukuk fakültesi öğrencileri savcıların, yargıçların, avukatların ve noterlerin yanlarında; kamu yönetimi meslek lisesi öğrencileri ve kamu yönetimi fakültesi öğrencileri, kaymakamlık ve valilikteki kurumlarda ve zaman zaman da kaymakam ve valilerin yanlarında…
Müfredat programları yerel, ulusal ve küresel olarak, üniversiteler tarafından hazırlanılmalıdır…
Ortaöğretimi tamamlayan her öğrencinin mutlaka en az bir yabancı dili konuşması sağlanılmalıdır…
Ülkemizdeki bütün öğrenci ve eğiticilerin motivasyonlarını geliştirici etkinliklere yer verilmelidir…
Böylece tarihimize, kültürümüze, gelenek ve göreneklerimize uygun bir eğitim sistemine kavuşacağız ve bu sistemle davamız olan çağdaşlaşmaya yaklaşmış olacağız, diyorum.