Birçok kitabı karıştırarak kendileri için gerekli bilgilere ulaşmak zaman ve yetenek ister. Bu bilgileri hap haline getirilmiş komprimeler şeklinde ulaşmak, kısa yoldan hedefe ulaşmayı sağlamaktadır. Çağımız bilgi çağıdır. Bilgi en kıymetli metadır. Bilgiyi işinde kullanabilenler daha çok kazanmaktadırlar. Bu nedenle de bilgiye öz olarak kısa zamanda ulaşma mecburiyeti doğmuştur.
Küreselleşme kapitalizmin, arkasına itici güç olarak teknolojiyi alıp dünyanın tek ve küreselleşmiş Pazar halinde birbirine kenetlenmesi ve serbest piyasa ekonomisinin hemen her ülkeye yayılması demektir. Aynı zamanda küreselleşme kültürel yönden de Amerikanlaşmadır. Küreselleşme bir seçenek değil yaşanılan bir gerçektir.
1980 yılında yükselen değer değişim, 1990 yılında kalite, 2000 yılında ise hız olmuştur. İnsanları her geçen gün biraz daha bütünleştiren ve kendine çeken olağanüstü güçlü teknolojiler üretilmektedir. Bu durum, bilim ve teknolojinin aynı zamanda toplumların önünü açtığının bir göstergesi oluyor. Bir tuşa basarak, saniyede dünyanın en uç noktasına ulaşılıyor.
Günümüzde; her alanda strateji belirlemenin tek yolu, ona küresel bir perspektiften yaklaşmaktır. Önemli olan eğitimin süresini uzatıp ya da kısaltmak değil, çağa uygun öğrenci merkezli eğitim sistemi oluşturmaktır. Bunu, siyasi irade ve üniversiteler, fakülteler ve sanayi kuruluşları gerçekleştirebilir. Böylece evlatlarımızı birtakım olumsuzluklara ve kötü alışkanlıklara bağımlı değil, eğitim kurumlarına bağlamış oluruz.
‘’İktidarın Yolu Okullardan Geçer’’ ve ‘’ İmam Hatip Liseleri Bizim Arka Bahçelerimizdir’’ yaklaşımları, okulların bilim çalışmaları ve üretim alanları olma yerine, eğitimde siyasal amaçlı bir olguyu doğurmuş ve bu yaklaşımlarla eğitim kendi mecrasından çıkartılıp siyasal bir kurum durumuna getirilmiştir.
Siyasiler, emellerine ulaşabilmek için, kendi yandaşlarını eğitim enstitüleri ve öğretmen okullarına kaydettirmişlerdir. Ayrıca, eğitimciler ve yöneticiler, siyasal referanslara göre görevlendirilmişlerdir. Oysa eğitim kurumlarına, siyasal referanslarla atanan yöneticiler yerine: siyasal takıntılarından arındırılmış, referansları kendileri olan, doğru işler yapan, değişimci, ufku olan ve hayal kurabilen, uzun vadeli düşünen, insana odaklanan ve yaratıcı özellikleri olan ‘’Lider‘’ ler atanmalıdır.