Yirmibeş yaşında iken geçirdiği bir hastalık sonucu ruhsal rahatsızlığa kapılmıştır.Bu rahatsızlığı onun hayatının sonuna kadar sürmüştür.
Kimseye zararı dokunmaz.Kendisine takılıp,kızdıran olmazsa barışçıldır. Yinede çoluk çocuk yanına fazla yaklaşmazdı.
Mehmet Emin’in en büyük tutkusu bisiklete binmek,bisiklet üzerinde hoş gösteriler yapmaktır.Sokakta gördüğü bir bisiklete hemen atlar,gezip dolaştıktan sonra geri getirir,aldığı yere bırakırdı.Bisikletini koyduğu yerde bulamayan birisi onu, Mehmet Emin’in aldığını kesin anlardı.Geri getireceğini bildiklerinden hiç telaşa kapılmazlardı.
Diğer bir tutkusu ise tavla oynamaktı. Usta bir tavla oyuncusu idi.Rakibi yanlış oynamışsa eğer,zar atmaz; onun yanlışını düzeltmesini beklerdi.
Babasından kalma evi ve arsası vardır.Kış aylarında evin sobasını eniştesi Vedat Edalı yakıverir.Mehmet Emin dikkatlıdır.Yanan sobayı devirmek veya evi darmadağın etmek gibi huyu yoktur.Eniştesi,Mehmet Emin’in yıkanmayı sevmediğini bildiğinden onu yıkanmaya zor ikna ederdi.Onbeş günde bir veya ayda bir onu hamama götürür ve güzelcene yıkardı.Eniştesinin yönlendirdiği bir lokantada karnını doyururdu.Yok lokantaya gitmek istemezse eğer, fırında aldığı ekmeğin arasına, peynir,zeytin veya yumurta katık eder yerdi.Sabahları kendisine çorba ikram eden lokantacıların teklifini seve seve kabul ederdi.Ablası hayatta iken sık sık onun yanına gider sabah kahvaltısını yapardı.Onun vefatından sonra nedense Edalı ailesine gitmez oldu;ama eniştesi onu devamlı kollayıp korumaya devam etti.Yayla Bakkaliyesi sahibi Hamit Tartan’da Mehmet Emin’i,zorla da olsa hamama götürür güzelce yıkattırırdı...Zabıta Yunus Toprak ise komşusu olan Mehmet Emin’e “haydi komşum hamama” dedimi hemen onunla gelirdi...
Elinde 50-60 cm boyunda bir değnek bulunurdu.Yürürken “eşşe eşşe” diyerek,dükkan önlerindeki eşyalara dokunur,biraz gittikten sonra geri gelip bu eşyaları okşardı severdi.
Çok cakalı bir sigara yakışı vardır. Görmeğe değer.Yaktığı kibrit çöpünü iki avucunun içine alıp sigarasını yakar.Sönmüş çöpü yere atmaz,tekrar kutunun içine koyardı.Sigarasını sonuna dek içip bitirirdi.
Esnaf ve vatandaşlar ona;çay,kahve,meşrubat veya yerine göre dondurma ikram ederlerdi.
Ceplerinde esnafın verdiği fındık,fıstık veya leblebi eksik olmazdı.
Böyle bir Mehmet Emin geldi geçti bu alemden.
Bir varmış bir yokmuş misali...1927-2006
Kemal Arabacı
Kaynak:Hasan Pınarbaşı