Son gelişmeler gösteriyor ki, Dünyadaki kaynaklarımız zayıflamaya ve arz miktarı düşmeye devam ederken;
Dünyaya hakim olan ekonomik sistemin körüklediği tüketime yönelik talep sayesinde arz, talep dengesi bozulmaya devam etmektedir.
O halde, bu arz talep dengesindeki arz aleyhine bozulmaların, denge farkını kapatmak için, hem arzı verimli üretim ve kullanımla artırmak, hem de tasarruflu kullanarak kaynaklarımızın sürdürülebilirliğini sağlamak.
Bu konuda dikkat edeceğimiz bir çok husus yanında daha da önemli iki husus var:
1-VERİM
Verim endüstriyel üretimde;
Hammadde, enerji, işgücü, sarf malzemelerinin v.s. kullanımında azami ürün hizmet çıktısını ve buna dayalı faydayı elde etmeliyiz.
Sanayide ve bireysel hayatımızda;
Kullandığımız malzemenin oranına göre, ürün - üretim çıktısı miktarına oransal olarak dikkat edelim.
Birkaç örnekle anlatmak gerekirse.
Sanayi ve hizmet üretiminde;
Çıkan fire oranı, kurulu kapasitenin atıl kalması ve üretimde olmayan makinanın çalışılır bırakılması ile boşa giden insan emeği, enerji, sarf malzemelerinin oranı çok kıymetli.
Özel hayatımızda, iş ortamımızda,
Ev hayatında genel ihtiyaçlarımız için yaptığımız işlerde sarfettiğimiz zaman, enerji ve emek karşılığında kullandığımız zaman ve malzeme oranı dengeli olmalı.
Oda m2 ısıtma, soğutma, aydınlatma da ihtiyaç oranında sarf yapılmalı.
Birim miktar ve parasal olarak az imkanla çok çıktı elde etmeliyiz.
Örnekler çoğaltılabilir;
Avizemizde ampul sayısı ve/veya Watt’ı odamızın m2’si ve göz sağlığımıza uygun olmalı.
Yemekte malzemeleri kullanırken vücudumuza ihtiyaç olan en çok kaloriyi sağlayacak ve sağlığımız için yüksek faydayı elde edecek karışımlara dikkat etmeliyiz.
Çamaşırda kullandığımız enerji ve temizlik malzemesinde miktarlar ile, yıkanan çamaşır adeti ve kilosu oransalına dikkat etmeliyiz.
Kurulama ve durulamada kağıttan çok kurulama bezi kullanalım.
Kışın ısıtma ve yazın soğutma için kullandığımız elektrikle ve doğalgazdan elde ettiğimiz faydayı izolasyon sorunlarından kaybetmemeli, izolasyonla verim yüksek olmalı.
Kısaca evlerimizde ve günlük hayatımızda yaptığımız iş ve işlemlerde kullanımımıza göre elde ettiğimiz fayda daha yüksek olmalı.
2-TASARRUF
Tasarruf ise,
a-Tasarruf iş ve özel hayatımızda;
Kullanılan malzemeleri idareli kullanmak, zayi etmemek.
Halk tabiri ile “mevcut olanı yok gibi, yeni olanı paranız çok gibi satın almamalıyız”
Kısa sürede ve çok miktarda tüketmemek.
İnsan ihtiyacı olan en zorunlu ihtiyaç miktarında tüketmek çok değerli.
Dünya kaynaklarının devamlılığını bozmayacak şekilde, doğadaki kıt imkanlarla tarımsal sulamada ve gübrelemede, kapalı ve damlama sistemleri ile vahşi sulamadan vazgeçerek doğal su kaynaklarından ve sulama için kullanılan pompaların enerji tüketiminden yapılacak tasarruf çok kıymetli.
Yine birkaç örnekle anlatmak gerekirse;
Örneğin:
İşyerlerimizde, sanayi tesislerinde; üretimde çıkan fireler ve gereksiz açık bırakılan üniteler ve gereksiz sarfedilen malzemelerden kaçınmak.
İşletmelerde ve hizmet sektöründe; işgücü ve malzeme tasarrufu yapılması gereken en büyük alanlardan biridir.
Enerji, emek ve zamanı ve doğal kaynaklarımızı tüketen herşeyi kontrol altına almak en büyük tasarruftur.
b-Tasarruf iş ve ev ekonomisinde paramızın ihtiyaç kadarını harcamak, kalanını tasarruf olarak biriktirmek.
İşte bu hususta bireylerin ve ailelerin yapacağı tasarruf ve halkın bu birikimlerinin ekonomiye aktarılması, ülkemizin dışardan borç para kullanımını azaltıp, aynı zamanda dış ülkelere ödenecek faizi ülkemiz insanının, tasarruflarına karşılık gelir elde etmelerini sağlayacaktır.
c-Tasarruf, bireylerin ve tüzel kişiliklerin ve kamu yönetiminin ellerinde olan imkanları ve maddi varlıklarını dilediği şekilde yönetme sorumluluğudur.
O halde bu konuda ağır sorumluluklar taşımaktadırlar.
Tasarruf etmenin birçok yolu var.
Tasarruf etmek illaki ihtiyaçlardan kısmak anlamına gelmemeli.
İhtiyaç dışı ikinciyi almamak,
Kullanım süresi dolmayan eşyayı almamak, mevcut eşyayı yenilettirmek.
Moda adına her ay birçok şeyi almamak.
Bir başka örnek;
Bir tanesi yeterli iken, lazım olur diye 2 tane almamakta bir tasarruftur.
Bir ihtiyacı acele etmeden, indirimden almakla da tasarruf etmiş oluruz.
İhtiyacımız olmayan ışığı kapatmak, suyu açık bırakmamak,
Yemeği artacak miktarda pişirmemek.
Ekmekleri bayatlatıp çöpe atmamak.
Buzdolaplarını uygun derecede çalıştırmak.
Televizyonların fişini seyretmediğiniz zaman kapatmak, fişi prizden çıkarmak.
Örnekler saymakla bitmez.
Bireyden aileye, aileden topluma, toplumdan millete ve milletlerde tüm insanlığa giden zincirde herşey bireyden başlar.
Çocuklarımızı verim ve tasarruf disiplini içinde küçük yaştan itibaren evde ve okulda ve hatta toplumda imkanların verimli ve tasarruflu kullanımına yönelik eğitir, öğretirsek, istikbalimiz olan gelecek nesli bu hususta daha donanımlı, bilinçli hale getirmiş oluruz.
Ayrıca ülke kalkınması sadece kamusal yöneticilerin görevi değil, başta bireylerinde sorumluluğudur.
İnsanlığın ortak menfaati adına, yukarda aklım erdiğince örneklerle birşeyler anlatmaya çalıştım.
Belki büyük çoğunluğumuz için tekrar gibi oldu ama hatırlamak ve bu disiplini adam sende demeden oluşturmak, dünyamız kaynaklarının
( Daim olması ) sürdürülebilirliği hem ülkemiz hem insanlık için kıymetlidir.
İNSAN DÜZELİR, HER ŞEY DÜZELİR.
Dünya kaynaklarımızı torunlarımızın bize emaneti olarak görüp, eğitim ve öğretilerle yetiştirip, çocuklarımızı tüm kaynak zayiatlarını ortadan kaldıracak şekilde formatlar ve bu uygulama ve disiplinle yetiştirirsek;
Hem ülkemizi refaha ulaştırmış, hem de dünyamızı daha yaşanır hale getirmiş oluruz.
Yazımı çok sevdiğim bir sloganla bitireceğim.
Birşeyi satınalmadan, gerçek ihtiyaç mı diye almadan önce çok düşünün.
Gereksiz ise,
“Olmasada olur” deyiniz lütfen.