Bir zamanlar:
Taşı toprağı yeşile bezenmişti Karaman’ın…
Bir elin parmakları kadardı; yollarında dolaşan araçları…
Gece ve gündüz, bahçelerinde çiçek kokuları yayılırdı…
Sular çağlardı ırmaklarında…
Güler yüzlü insanları dolaşırdı çarşıda pazarda…
Meyve ve sebzeleri bolluk ve bereket verirdi…
1960 yıllarının ikinci yarısında, işte böyle bir Karaman’dan ayrıldım.
Üniversite yıllarım, askerlik, memurluk derken; öğretmenlik başladı; Malatya, Karaman, Konya, İzmir gibi şehirlerde tam 57 yıl geçti aradan.
Günümüzde, demir ve çimentonun oluşturduğu taştan kapkara ve caddelerinde ekzoz kokuları ile boğulan bir Karaman kalmış!
Şimdi, hasretlik boğum boğum oldu gönlümde…
KARAMAN’A HASRET
Bebelerin analara
Toprağın sulara
Dağların bulutlara
Derelerin karlara
Kuşların dallara
Meyvelerin rüzgârlara
Kalemlerin kağıtlara
Toplumların barışa
Gurbetçinin sılaya
Arıların çiçeklere
Kulakların tatlı sözlere
Gözlerin güzellere
Yıldızların gecelere
Denizlerin nehirlere
Canlıların güneşe
İnsanların gülümsemeye
Kuzuların yeme
Atların samana
Kemal’in Karaman’a
Olan hasretliği
Bitmez