Avrupa 'da:
16. Yüzyılda, Katolik kilisesine karşı yapılan reformlar sonucunda; Latince olan İlcil dilinin ulusal dillere çevrilmesi, Katolik Kilisesinin yanında Luther, Kalven ve VIII. Henri’nin uğraşları sonucunda Protestan, Kalvenizm ve Anglikanizm gibi yeni mezheplerin ortaya çıkması…
Düşünce alanında en köklü değişimlerin yaşandığı dönem ise XVIII. yüzyıldır. Buyurucu ve değişmez kurallar ortaya koyan dinsel inanışlara ve bunlardan kaynaklanan skolastik (dogmatik) düşünceye karşı; aklın, deneyimlerin, kuşku ve araştırmaların ön plana çıkarılmasıdır.
Aydınlanma, 18. yüzyılda Avrupa'da ortaya çıkan ve her konuda akla öncelik tanıyan düşünce sistemine Aydınlanma, bu düşünce sisteminin etkisiyle bilim ve felsefede büyük gelişmelerin olduğu bu yeni döneme Aydınlanma Çağı denmiştir.
Aydınlanma Çağı'nda "aklın kullanılması ile doğru bilgiye ulaşılabileceği" fikri temel alınmıştır.
Ayrıca Avrupa’da, 18 ve 19. Yüzyıllardan itibaren ve özellikle de Sanayi Devrimi’nden sonra yaygınlık kazanan emperyalizm, burjuva ve işçi sınıfını öne çıkarmış, aristokratların ve hanedanlıkların gücünü ve toplum üzerindeki etkisinin sarsılmasına neden olmuştur.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra aristokrasinin ve hanedanlıkların ortadan kalkmasıyla birlikte imparatorluklar dönemi son bulmuş, bunların yerini uluslar ve ulus devletler almıştır.
Osmanlı İmparatorluğu’nda: 19. Yüzyılda, burjuva, işçi sınıfı ile aristokratların olmaması, bunların yerini, Osmanlı Devletini ve toplumunu bir kurt gibi kemirip bitiren ve birer miskinlik yuvası durumuna gelen ve tekke ve zaviye adı verilen yerlerde yaşamlarını sürdüren;
Şeyh, derviş, mürit gibi adlar alanlar, padişahı bir sarmal gibi sararak, padişahın etrafında adeta bir dini sınıf oluşturmuşlardır.
Bu şeyh, mürit, derviş adlarını alanlar, devletin kurumlarının çürümesini, kokuşmasını ortaya çıkarmışlar, koskoca Osmanlı İmparatorluğu dermansız bir duruma gelmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu’nda yenileşme ve olumsuzlukları yok etme amacıyla başlatılan bütün reform hareketleri, köktenci olmaması ve din simsarlarının, şerit isteriz şeklindeki karşı çıkmaları nedeniyle, amaçlanan sonuçlara ulaşılamamıştır.
Türk devletlerinde görülen yüzlerce yıllık oluşumlara karşı yapılan Atatürk Devrimleri’nin amacı:
Egemenlik kaynağının Tanrı yerine halk olmasını ve hanedanların elinde olan egemenliğin, halkın olmasını sağlanılması…
Din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi ve hukuk kurallarının ve devlet kurumlarını din yerine akıl ve bilime dayandırılması olan laikliğin gerçekleştirilmesi…
Hanedanlıklara dayalı olan ve teokratik devlet yapıları yerine ortak geçmişi ve ortak geleceği olan ulusa dayanan ulus devlet ve tebaa ve avam olarak görülen ve muamele gösterilen halkı, bir ulus toplum olmasını sağlanılması…
Aydınlanma döneminin başlatılmasının sağlanılması.
Sadece ağırlıklı olarak Atatürk Döneminde; bilim, teknik ve sanat alanlarında gelişmeler sağlanılarak, aydınlanma çağına adım atılmaya başlanılmış ise de; cumhuriyet, laiklik ve Atatürk karşıtları, Atatürk’ten sonra aydınlanma alanında hiçbir gelişme sağlamadılar.
Yazılı kültür tamamlanılmadan sözlü kültüre geçilmesi nedeniyle okumak, araştırmak, tartışmak, doğruyu aramak yerine, ne söylenilmiş ise inanılma dönemi başlamıştır.
Ayrıca din, siyasetin vesayetinden ve siyasetin öznesi olmadan kurtulamadığı ve siyasi İslam uygulamaları sürdüğü müddetçe, aydınlanma dönemi gerçekleştirilemez.
Düşünce, fikir, yaşam tarzı, siyasi uygulamalarıyla bir bütün olarak, çağdaşlaşmanın sağlanılması için:
12 Eylül zihniyeti ile dine ve siyasete çöreklenmiş bağnaz ve yobaz kesimlerin kıskacından din ve siyaset kurtarılmadıkça aydınlanma gerçekleştirilemez inancındayım