Bilim; yavaş fakat sürekli ilerleyen bilgi üretme ve çoğalma sürecidir, hiçbir ırkın, kültürün veya bölgenin tekelinde değildir, evrenseldir.
Bilimsel düşünme ve bulma çabasının kökeninde biri yaşamı güvenilir ve rahat kılma, diğeri dünyayı anlama, sonuncusu dünyayı değiştirme gibi üç temel ihtiyaç yatmaktadır.
Bu ihtiyaçlardan:
İlki, insanlığın uzun tarihinde kuşaktan kuşağa bırakılan çeşitli yaşantı ve beceri biçimlerini kapsayan bir teknik geleneği,
İkincisi insanoğlunun duygu, inanç ve düşüncelerini içinde toplayan bir kültürel geleneği,
Üçüncüsü ise bir ideolojik vizyonu oluşturur.
Tarihsel süreç her şeyin değiştiğini değişmeyenin sadece “Değişme Yasası” olduğunu göstermiştir. Değişimin engellenmesi ve durdurulması mümkün değildir. İçinde bulunduğumuz küreselleşme, gelişim ve değişimin bir sonucudur.
Hangi meslek sahibi olursak olalım, değişimin dünyayı sarstığı bilgi çağında devamlı öğrenmek zorundayız. Geleceği okumalıyız ki, yolumuzu bulabilelim. Nerede öğrenmeyi bırakırsak orada kalırız.
Değişime uyum sağlamak ve yaşadığımız çağı anlamak için değişimi takip etmeliyiz. Bu takibi yapamadığımızda, çocuklarımızın gerisinde kalır ve içinde yaşadığımız dünya olaylarına akıl erdiremeyiz.
Çağdaş uygarlık; bir çıta, sabit bir ölçü, statik ve durağan değil, her zaman gelişen ve değişen bir olgudur.
Bilim, sanat, kültür ve teknoloji üretmedikçe çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak mümkün değildir.
Bilimde herhangi bir buluşumuz var mı, bu buluş sayesinde Türk ve dünya uluslarının yaşayışlarında herhangi bir değişim oldu mu?
Unutmayalım bilim; gelenekle gelişir, kökü olmayan bilim, bilim olarak gelişmez.
Küreselleşme kapitalizmin, arkasına itici güç olarak teknolojiyi alıp dünyanın tek ve küreselleşmiş pazar halinde birbirine kenetlenmesi ve serbest piyasa ekonomisinin hemen her ülkeye yayılması demektir. Aynı zamanda küreselleşme kültürel yönden de Amerikalılaşmadır. Küreselleşme, bir seçenek değil yaşanılan bir gerçektir.
İnsan yığınlarını toplum yapan unsurların başında kültür gelir. İnsanlar, kültür temelinde toplumsallaşır.
Bir topluma kişilik ve kimlik kazandıran ve o toplumu diğer toplumlardan farklı kılan kültür yapısıdır.
Eğitim, bir yönüyle de bu kültür yapısını korumak ve çağlara göre geliştirerek kuşaktan kuşağa aktarmaktır.
Unutmayalım insan, sosyal bir varlıktır. İnsanın varlığını içinde yaşadığı toplum belirler.