Yıllarca millet olarak,
Atatürk’ün yolunda
Durmadan ilerledik.
Hep başımız dik
Ve geri dönmeyi,
Hiç düşünmedik.
Bu bir çoğalarak süren sevgidir. Çünkü Atatürk, Türklüğün 20. yüzyılda aklı ve zekâsıdır; Atatürk, Türklükle özdeşleşip, bütünleşendir. Bu nedenle, yılardır bu sevgi çoğalarak sel olup akıyor. İşte, devlet adamlığı ve lider olmanın göstergesidir, bu sevgi.
Tarihte; yüzlerce yönetici yer almaktadır. Ben bunlardan; Hannibal, Büyük İskender, Sezar, Cengiz Han, Napolyon gibi kahraman olarak belirtilen isimleri anacağım.
Kahramanlık; işgal etmek, talan etmek, ganimet elde etmek, köleleştirmek ve öldürmek değildir. Kahramanlık, tarih tarafından yaratılmak ve tarihi yaratmaktır; kahramanlık, bir millet, bir devlet ve bir kültür yaratmaktır.
Kahramanlık, işgal ettikleri topraklardaki insanları köleleştirmek değil; işgal altındaki insanları, işgallerden kurtarıp, özgürleştirmektir.
Kahramanlık, babadan kalan tahta oturmak değil; kimsesiz iken bütün engelleri de aşarak, yoktan bir millet ve bir devlet yaratıp o milletin gönlünde taht kurmak ve o devletin lideri, yöneticisi olmaktır.
Kahramanlık, halkını sömürmek değil; halkını refaha kavuşturmak için üretim alanları açmaktır.
BATMAYAN GÜNEŞ
Ben, Hakari’yim;
Boynu bükük kimsesiz bir çocuk gibiyim,
Kıyıda ve köşede,
Ve acılarım yaşanır,
Acıların taşlaştığı yüreklerde…
Ve Ben;
Yeşil akan Munzur’um,
Dersim’in orta yerinde,
Ve Malatya’yı selamlayıp geçen,
Fırat’ta çağlayan bir suyum.
Ve Ben;
Her mevsim,
Kaşkarlar’da erimeyen bir kar,
Ve Anadolu insanlarının yüreklerinde,
Sürekli yeşeren bir umut olurum.
Ve Ben;
Güney’de ağlayan bir bulut,
Kuzey’de durmadan yağan yağmur,
Doğu’da dondurucu soğuk,
Batı’da yakan güneş olurum.
Ve Ben;
Sakarya’da bir zafer türküsü,
Dumlupınar’da karanlıkların örtüsüyüm.
Ve ben;
İstanbul’da ağlayan bir göz,
Erzurum’da yürekli dadaş,
Sivas’ta eğilmeyen baş,
Karaman’da gözlerde biriken bir damla yaş,
Ve Ankara’da,
Kurtuluşa giden yiğitlere yoldaş olurum…