Nureddin Sufi’nin oğlu Kerimüddin Karaman Bey tarafından 1240 yılında merkez Karaman (Larende) olmak üzere kurulan bir devlettir Karamanlı Devleti.
Karamanlı Devleti’nin sınırları: Güney’de, Akdeniz’e kadar uzanan, Doğu’da, Kayseri’nin ortalarına kadar dayanan, Kuzey’de, Ankara yamaçlarına varan, Batı’da, Isparta vadilerini de içine alan, mekânlardır.
Osmanlının I. Murat zamanında başlattığı ve II. Mehmet döneminde devşirme asker ve paşalarla yoğunluk kazandığı;
Ve bu dönemde yerle bir edilen kentin ve o kentte yaşayan halkın, önce İstanbul’a sonra da Balkanlara mısır taneleri gibi savrulan ve nihayet, 100 yıl süren Osmanlı savaşları sonucunda, II. Bayezid döneminde 1487 yılında siyasi varlığı son bulan siyasi oluşum, Karamanoğulları değil; Karamanlı Devleti’dir…
247 yıl, her türlü saldırılar karşısında, siyasi ve kültürel varlığını sürdüren bir örgüt, beylik olur mu?
II. Mehmet (Fatih) döneminde sadrazam Mahmut Paşa, Karamanlıları önce İstanbul’a buradan da balkanlara göç ettirdi. Bu göç olayları sırasında bazı olumsuz gelişmelerin olduğunu dillendiren Rum Mehmet Paşa zamanında da bu göçler, İstanbul’daki Aksaray bölgesine oldu. Karaman’dan yapılan göçler, 1570 yılında Kıbrıs’ın alınmasıyla Kıbrıs’a; 1669 yılında da Girit’in alınmasıyla da Girit’e gerçekleştirildi. Bu arada Ege Adalarına da göçler yaptırıldı.
Karaman’dan İstanbul, Balkanlar, Kıbrıs, Girit ve Ege Adalarına göçlerin yaptırılmasının nedenleri olarak: Ele geçirilen mekânlarda yeterli olarak zanaatçıların olmaması nedeniyle, bu yörelere; terzi, marangoz, demirci, sayaç vb. zanaatçıların yerleştirilmesi ile İslam Kültürü’nün yayılmak istenilmesidir. Ayrıca Osmanlılara Anadolu siyasi birliğini oluşturmasında Karamanlıların direnmelerinin uzun süreli olmasını da söylemek mümkündür.
1240 yılından 1487 yılına kadar bir nevi Selçuklunun mirasçısı olarak görülen Karamanlı Devleti’nin Anadolu’da oluşturduğu güçlü kültürün; yönetimi altında tuttuğu Yörük, Türkmen, Hıristiyan, Yahudi, Mecusi, Alevi, Suni, Bektaşi, Babai, Mevlevi, Ahi, Tahtacı, Kızılbaş gibi unsurlar, yapı taşları olmuşlardır.
Yunus Emre, Taptık Emre, Mevlana, Karacaoğlan, Hacı Bektaş-ı Veli, Hacı Bayram Veli, Ahi Evren, Şeyh Edebali, Ali Kuşçu, Zembilli Ali Efendi gibi değerleri bağrında taşıyan…
Anadolu’nun İslamlaşmasını ve Türkleşmesini sağlayan, Sofileri, Alperenleri, Bektaşileri, Mevlevileri, Ahileri, koruyup kollayan…
Ermenileri yenip topraklarını ele geçiren ve Moğolları yenerek Konya’dan kovan, Türk Dili’nden başka dil kullanılmayacak diyen Mehmet Bey’in yetiştiği, devlettir Karaman Devleti…
1276 yılında, Mehmet Beyin, Konya’da Moğolları yenerek, Konya’dan kovduğu muştu ve heyecanı sarardı etrafı. Ve bir yıl sonra da, 1277 yılında, tarihin derinliklerine hapsedilen Türkçeyi su yüzüne çıkardığı, bütün âleme duyurulurdu. Böylece Hacı Bektaş-ı Veli’nin öğüdü tutulmuş olur ve dillerin söylediği ve kulakların duyduğu tek dil olur Türkçe, başkaldırının ve özgürlüğün simgesidir de artık.
Sonraları, Osmanlı Şehzade Sancağıdır Karaman…
Değişik yörelere göç ettirilen bu Karamanlılar, topraklarının Osmanlıların ellerinden çıkması sonucunda, tekrar anayurtları olan Anadolu’ya gelip yerleştiler.