Öyle bir zaman diliminde yaşamaya çalışıyoruz ki; gecemiz, gündüzümüz, ayımız, yılımız ve mevsimlerimiz artık büyük de olmasa bazı değişikliklere hatta kurallara tabi olmaya başladı. Diyebilirsiniz teknoloji ve fenin verdiği bazı kurallardır. İnsanoğlunun yaşam felsefesindeki bazı kuralların anneannelerin, geleneklerin ve hatta yiyeceklerin olduğu kadar da giyeceklerin de değişerek önemlerini ve de özelliklerini hemen hemen kaybetmektedirler.

Bütün bunlara rağmen bizler hala eski kuşaklar olarak kış gecelerinin yaşam hatıraları ve etkinliklerinin özlemleri içerisinde hayatımızı devam ettirmekteyiz. Kış gecelerinin ve gündüzlerinin eski yıllarda yaşamlarını, etkinliklerini evvel ki yazılarımda bir nebze de olsa yazmıştım. İnsanoğlunun yaşamında bazı etkinliklerin ve yaşamların elbette ki yaş farklılıklarının verdiği özelliklerle beraber ayrıcalıkları da vardır. Bugünkü yazımda eski yıllarda Karaman’da orta yaş grubunun (40-55 yaş) kış günlerini ve gecelerini nasıl geçirdiklerini fazla ayrıntılara ve isimlere girmeden yazmak istedim.

Bu yaş grubu arkadaşlarım haftada veya 15 günde bir olmak üzere bir araya gelmektedirler. Birliktelikleri de mahalle komşuları, çarşı- esnaf arkadaşları, memur ve çiftçi gibi çeşitli mahallelerde oturan kişilerden oluşmaktadır. Bilindiği gibi kış gecelerinin toplantılarındaki en önemli vazifede ev sahibinindir. Ev sahibi kişi yapacağı gece toplantısına kendisinin çağrıları ile gelenlerin mevcudu belli olup ona göre hazırlıklar yapmaktadır. Bütün bu davet ve hazırlıkların yapımında elbette ki evdeki hanımların ve çocukların da büyük yardımları ve katkıları vardır. Eğlenmesi ve geceleri hoş geçirmesinin keyfi ile yaşayan erkeklerin yanında yorgunluğun da verdiği çileyi de ebetteki evdeki çalışanlarındır.

Ev sahibi gelen misafirlerine yapacağı ikramların ebetteki baş yiyeceği de arabaşıdır.  Elbette ki çorbasının tadını veren içinin eti de hindi ve tavşandan olursa daha da makbul olur. Şayet ev sahibi grubu ile pişmaniye çekmesini biliyor ve yapabiliyorsa onu da tercih edebilir. Bunların sonunda elbette ki olmazsa olmaz olan mercimekli pilav, tas yoğurdu ve çeşitli turşulardır.

Gelen misafirler akşam namazından sonra yavaş yavaş davetli oldukları mahalledeki eve gelmeye başlarlar. Gelen davetliler yatsı ezanı ve namazı sonrasına kadar hoş sohbetler ederek bir yandan da ev sahibinin ilk ikramı olan çay ve kahveler verilir. Bu arada çeşitli kuruyemişler ve de meyveler de ikram olarak ikram edilirdi. Vakit geldi çattı diyelim mi evet diyelim eğlence faslına..

Bu grubun bir özelliği de mutlaka çalgı cengi bulunurdu. Saz grubu ilk başlarda fasıl ve toplu söyleyişlerle ısınma beraberliği yanında fiskoslu konuşmalar, gülüşmelerle atılan kahkahalarla topluluğun eğlenceleri biraz daha güzelleşirken gecenin geç saatlerine doğru da bir sürpriz ortaya çıkıyor bir dansöz bayan oryantal oyunlarını oynamaya başlıyor bu gece de ev sahibi şayet alkol ikram ediyor ise o da ayrı bir fasıl oluyordu. Tabii ki bu gibi eğlenceler de ev sahibi emniyetten ve ilçe Kaymakamlığı’ndan izin almaktadır.

Bu neşeli gece devam ederken ara sıra aynı gün yapılan sıra gecelerindeki şakalardan olmaz değildi. Daha ziyade bu şakalar samimi oldukları arkadaş gruplarıydı. Eğlencenin verdiği coşku ve sesler arasında bir başka grupta bu eve gizli yollarla girerek arabaşı hamurunu, tas yoğurtlarını ve mercimekli pilavlarını birer parçalarını çalarak kaçıyorlardı. Vakit gelip bu arabaşı ikramı yapılacak ama hamur yok diğerleri kafi gelmeyecek çare nedir? Ev sahibi der ki bakın bu işi yapsa yapsa falan evdekiler yapmıştır ve onlara baskın yapalım der hakikaten komşu mahalledeki arkadaşların işi olduğu belli olur ve ceza neyse o komşulara yiyecek olarak ödenir tatlıya bağlanarak yaşam ve eğlenceler gecenin bir saatlerine kadar devam ederdi. Bütün bu gelişmeler sırasında mahalle bekçileri de düşük sesleri ve kış gecelerinin soğukları yanında samimi sıcak sıcak kucaklaşmalarla geceye veda edilirdi.

Kış gecelerinin yaşamlarının devamında elbetteki yaşlılar grubu da vardır. Bizlerin tabiriyle ihtiyarlar nasıl kışı geçirirlerdi. Elbette ki onlarda vakti saati ve zamanında kış gecelerinin âlemlerinden, yaşamlarından tat ve zevk alarak yaşamışlardır. Yaş kemalini bulunca da yaşam tarzları elbette hızını azaltıyor ve artık Allah ile kulluk ilişkileri ve yaşam tarzları geç de olsa başlıyor.

Eski yıllarda bazı mahallelerde cami bitişiğinde veya biraz uzağında odalar olarak tabir ettiğimiz toplantı yerleri vardı. Örnek olarak Sakabaşı Mahallesi, Tolaman Camii, Nuh Paşa Camii, Çelebi Cami, Kırmahalle Büyük Cami,  Mader-i Mevlânâ Camii, Arapoğlu Cami, Halil Efendi Camii gibi camilerin cemaatleri ve mahalle halkı yatsı namazından sonra bu odalarda arzu edenler otururlar hoş sohbetler ederlerdi.

Her akşam odadaki bu toplantıya gelenler cami sobası ve oda sobası için odunlar getirirler ısınırlardı. Yanan odunların ateşleri büyüdükçe bir mangala çekilir odanın bir köşesinde üzerinde evvelce kaynatılmış ve demlenmiş çaydanlıklar olurdu. Burada içilen çay ve şekerleri de buraya gelen komşular tarafından karşılanırdı. Bu toplantılarda sigarada bol bol içilir, kör duman içerisinde sohbetler devam ederken yine bekçilerin düdüğü ile herkes evlerine hücum içerisinde giderlerdi.