Ülkemizde 1950'li yıllardan itibaren, köyden kente yerleşmeyi teşvik eden siyasal erkin uygulaması sürecinde Karaman'a yerleşmeye başlayan yurttaşlar, pratik bir yol izlediler.
Şöyle ki; örneğin kentin doğu giriş yolundan ulaşanlardan İbralalılar, Selerekliler çoğunlukla rastladıkları ilk mahalle olan Kırmahalleye, bir kısmı da, Hocamahmut, Abbas mahallelerine yerleştiler.
Kentin batı yönünden ulaşanlardan Çataklılar, Aladağlılar, Kızılyakalılar Gazidükkan, İmaret mahallelerine, Yörükler de Gazalpaya yerleştiler. Kasabalılar (Kazımkarabekirliler), İlisıralılar ise, Hecceler (Hacı Celal), Alişahane mahallelerine yerleştiler. Belediye, 1960’lı yıllara yakın ikisi tam, biri çıkmaz sokak açarak yerleşimleri kolaylaştırdı.
Belediyece açılan ikinci istasyon caddesine ve genişleyen birinci İstasyon caddesine Masaralılar yerleşti. Çok çalışkan tutumlu olan bu masaralalılar, beton ve tuğladan 65 ila 70 metrekare olan kutu gibi sağlam evler yapıp yerleştiler. İkinci İstasyon caddesinde birkaç yıl içinde yapılaşma yoğunlaştı. Bu yapılaşmanın öncülerinden olan evlerin dış cephesi dikkat çekiyordu. Karamanlılar, ev sahibinin ismini bilmeseler de, 'masaralılar evi' yaftasını yapıştırıp, müstehzi gülüşler sergiliyorlardı.
Tebessüm ettirecek veriler de yurttaştan yana idi. Şöyle ki, Karaman'da boya malzemesi satan 22 esnaf var ve bunun 16'sının sahipleri Masaralı idi. Hatta; Karaman'da, sanayide boya fabrikası olup ihracat yapan girişimcinin de masaralı olması, dış cephe boyasız olduğunda mahallelinin şaka yapmasına neden oluyordu. O günlerde şöyle bir şaka dilden dile dolaşıyordu; 'Masaralı eşine demiş ki, evi yaptık, şimdi sen bana çarşı ekmeğini (somun) şebitle sarıp bir dürüm yap dinleneyim'.
Masaralıların Şişman'ı, Köse'si, Kısa'sı, Kadifeci'si, Basmacı’sı tüm dürüst insanları somunu (çarşı ekmeği) şebitle dürüm yapıp, kavgadan, hileden uzak yaşamlarını sürdürürlerdi. Bu tutumluluk anlayışına eskiden cimri, mıskı gibi sözcüklerle eleştiri yapılırdı. Bu arada öbür komşu köylerin hakkını yemeyelim, bunu 100 metre koşu yarışı gibi görürsek tek yarışçı Masaralılar değildi. Komşu köyler, Kasaba, ilisıra da Masaradan geri kalmaz, ileri bile gidebilirdi. Bu tutumluluk yarışına Kılbasan da katılır birincilik için öbürleriyle boy ölçüşürdü. Bu yarışa girmezler ama; girerlerse Aşıranla Ağdışar en sona kalır, nal toplarlardı.
Belediyenin açtığı yollardan birinin adı şimdilerde Kemal Kaynaş Caddesidir. Bu caddenin geçtiği tarlalar daha çok Şambayatlıların lahana yetiştirdiği tarlalardı. Bu tarlalar yolla birlikte büyük değer kazandı, sahiplerini zengin etti. Hem istimlaktan hem de ortaya çıkan arsalardan büyük kazanç sağlayan kimi tarla sahipleri, teşekkürlerini belediye başkanın partisine eli maşalı militanlık yaparak uzun yıllar sürdürdüler.
Aynı günlerde İsmet Paşa Caddesi bu günkü uzunlukta değildi. Yakın zamana dek Şekerbank’ın olduğu yere kadardı, Şekerbank'tan az ilerisinde Gazez Çıkmazı denilen çıkmaz sokak vardı. Şekerbank'ın Hatuniye'ye doğru izdüşü mü olan yerde, Ermenilerden kalma olan eve yerleşen Selanik göçmeni olan aileye 18 veya 20 bin lira dolayında istimlak parası verildi. Ne yazık ki Belediye yol açma istimlak ölçütünü Şambayatta uyguladığı gibi tutmadı. Mülk sahiplerinin yola terk ettikleri 18 veya 25 metre kare de olsa arsalarına ödeme yapmadığı gibi, Şekerbank'tan sonra yolun sağında ve solunda mülkü olanlardan yola cephe kaç metresi varsa şerefiye parası aldı. Böylece İsmet Paşa Caddesi Hacıbeyler Camisine kadar uzadı, Hatuniye'den gelen yolla birleşti.
İsmet Paşa'daki bu yol açılmadan önce; herhangi bir kimse Şekerbank ın arkasındaki ara sokaktan (bugün Süreyyanın olduğu sokaktan) Akktekke'ye çıkar oradan İstasyona, Stad’a gidebilirdi. O yıllarda, stadyuma gitme değil stada gitmek derdik ve bu yol her mahallenin askere gitmemiş her yaş insanı için kullanışlıydı. Dört veya daha fazla çocuk, genç topluca
diğer mahallelilerden dayak yemeden geri dönebilirdi. Staddaki maçta kavgacı Kırmahalleliler yenilirlerse kavakların arasından kaçarcasına Kırmahalleye ulaşırlardı. Stadda yapılan maçta Larendespor galip gelirse sponsor Kekeç Ali’den galibiyet primi olarak Lal Hamamı bedava olurdu. İdmanyurdu galip gelirse İnekçioğlu Muzaffer’den Doyuran Kardeşler Lokantası’nın bol soğanlı ve yağlı etliekmeği galibiyet primiydi.