İyi kötü eksikleriyle de olsa mahallemiz hakkında bir kuruluş şeklini yazdık. Şimdi gelelim bu mahallelerde ikamet eden kişilerin KOMŞULUK İLŞKİLERİ, yaşantıları ve olayları neler olabilir? Aklımın erdiği, kalemimin yazabildiği kadarıyla mahallelerde ki yakın ve uzak komşuluk ilişkilerini yazalım. Bu yazım eski yıllara dayanmaktadır bunu baştan ifade etmek istiyorum.
Mahallelerde iyi ve kötü komşulukların birleşimi sağlıkta, yardımlaşmada ve diğer konularda olmaktadır. Sağlık konusu hastalık ve ölüm olayları ile de kendi birlik ve de beraberliğini göstermektedir. Mahallede bir ailede ölüm veya hastalık olayı olduğunda kapı dibi komşudan tutun, yakın veya uzak mahallelerden duyum halinde maddi ve manevi yardımlar ve dayanışmalar karşılık beklenmeden sevgi ve saygı ile yapılırdı. Bunun örnekleri çoktur yazarak ifade edilemeyecek kadar değerlidir. Burada şunu da yazmak isterim; bu kültür maalesef yavaş yavaş kaybolmaktadır. Sebebi mahallelerin betonlaşması ve özelliklerini kaybetmeleri ve de dünya telaşlarıdır.
Mahallelerde ki komşuluk ilişkilerinden biriside yardımlaşmadır. Bu yardımlaşma maddi olduğu kadar manevi ve imece usulü şekillerle de yapılmaktaydı.
Esli yıllarda (1946-1954) yılları arasında Karaman’da ekmek fırını olarak ( Çağlar Fırını, Numune Fırını, Çelebi Fırını, Ereğlili Ömer Fırını) mevcuttu. Bunlardan Çağlar ve Çelebi fırınları askeriyeye, cezaevine, hastaneye daha ziyade ekmek verirler piyasaya az ekmek çıkarırlardı. Diğer iki fırın halka hitap ederdi. Bu arada iki tanede pideci fırını mevcuttu ( Tat Mehmet ve Gürşenler Pide Fırını) buradan şuraya geleceğim; halkımız ekmeğini evde tandırda mayalı ve şebit olarak yapardı. Bu ekmek yapımında ve diğer toplu yiyecek yapımlarında ( salça, pekmez, tarhana, bulgur, un, erişte gibi) yakın komşularla birlikte yapılırdı ki bu çalışmalarda ki konuşmalar, dedikodular, şarkılar, maniler, ve hatta oyunlar bir başka birliktelik olduğu kadar yaşantılardı. Bu yıllarda artık bütün bunlar hazıra konuldu bu beraberlikte yok olup gitti diyebilirim.
Mahalle komşuluğunun en tatlı yanı da ; bütün işler bittikten sonra bilhassa ikindi vakitlerinde kapı önlerine oturup konu komşu kimi çorap veya kazak örer, kimisi kaneviçe işler, kimisi mekik ve iğne oyası ile uğraşır. Eller iş görürken laflar, dedikodular ve gülüşmeler yanında ara sırada gönül kırıcı olmasa da sözler yanında iyi ve sağlam komşuluk hislerinin hakim olduğu saygınlığın verdiği kuvvet ile tatlıya bağlanırdı.
Vakit geç olunca bu gruplar yavaş yavaş çeşitli bahanelerle dağılırlardı. Kimisi sığır geliyor, kimisi ocakta yemek var, kimisi avluda asılı çamaşırlar toplayacağım, kimisi de çocuklar okuldan gelecek diyerek evlerine giderlerdi. Komşuluk bunlarda değil harman yeri, değirmenler ve tarlalarda olurdu. Mahalle komşuluklarının değer ve kıymetlerini bizler yaşlanınca çok daha arar duruma geliyoruz. Nerde o günler sağlıcakla kalın.