Bu elektrik santralinin yapılmasıda şehre elektriğin verilmesi kifayetsiz olması üzerine o yılların belediye başkanı Ziya Göncü kaymakamlar görüşerek bu yerin tesbiti yapılarak iştimlaklar girişilmiş. Buraya su getirilmesi işi yine Dere Köyü’ nün içerisinden geçen ve bağların ortasından uzanan aşağı yukarı 2-3 kilometrelik yol ile dağın santrale olan meyili de 150-200 civarında ve de tahmini bir 120 derecelik meyille borularla santrale ulaşılmaktadır. Buranın yapımından sonra her iki santralin (Elektrik) takibi, onarımı akım kontrolleri gibi işlemlerini de Monter Sami HARANİ tarafından yapılmakta idi, zamanla iki elektrik santrali arasındaki mesafenin nerede ise (o yıllarda) bir saati bulması bazı aksaklıklara vesile oluyordu. Çare buraya ikinci monter lazımdı ve bulundu.
Elektrikçi HACI İSMAİL HATİPOĞLU görevlendirildi ve burada üretilen elektrik enerjide bir hatla Ağa Değirmeni yanındaki ilk santrale bağlanıp buradaki trafo ile güçlendirilerek şehre veriliyordu.
Dere Köyündeki bu santralinde piknik alanı küçüktü. İçme suyu yoktu ama onu da uzun yıllar sonra belediye başkanımız Özcan Genç bir kuyu vurdurarak bu işi de halletmiştir. Burada içme suyu yok demiştim vardı ama şehre gelen ana borudan alınma idi yalnız montöre aitti. Bu mevkii evvelki yazdığım mesire yerlerinden daha düzgün yerleşimi ve dere boyunca iç içe olmasıydı ama şehre çok uzaktı ve yolu da epey bozuktu. Bu yoldan da Dere Köyüne Gidilirdi.
Bu mesire yerimizde benim bildiğim ve gördüklerim kadarıyla biraz zengin tabakası tabir ettiğimiz aileler ile memur sınıfında olanlar diyebilirim. Halk grubu fazla olmaz idi. Tabi ki bu grubunda kaynaşmaları, konuşmaları ve birbirlerine ikramları da gayet güzeldi. Burada elektrik olduğu için sohbetler geç saatlere kadar devam ederdi. İlerleyen yıllarda burada bulunan bahçelere ve bağlar ile değirmenin yukarısına açılan çay ocağı, piknik lokantası altında olan bu işletmeler huzur bozucu duruma gelince ve birde elektrik santralinin de kapanması üzerine de özelliğini ve benliğini kaybetmiştir. Her nedense bu dinlenme ve temiz havalı olan yerlerin kirletilmesi yok edilmesi de sanki bir marifetmiş gibi zamanlar övünülmekte ve söylenmektedir.
Bizle bu yıllarda betonlarla donatılıp, havasız görüntüsüz bol gürültülü pis kokulardan uzaklaşmak için birçok yeler arıyoruz. Diyeceksiniz ki işte Gökçe Çamlığı, Hakkı Teke Ormanlığı, Sertavul, Akköprü, Taşkale, Maden Şehri gibi yerleri söyleyebilirsiniz ama acaba buralarda yukarıda yazdığım etkinlikleri ve samimi bağları bulabilirmisiniz?
Dereköyü’ nün bir özelliğide baraj yapılmadan evvel bu köyün halkının yetiştirdiği sebzelerinde Karaman’ ımızın bir ayrı kazancı idi. Bu köy ve civarına gelen piknikçilere köylüler taze taze sebzeleri ve meyve olarak kayısı, armut, elma gibi yiyecekleri satıyorlardı. Şehre uzaktı ama dinlenmesi ve temiz havası da bir başka idi. Baraj yapıldı buralarda tarım da kalmadı bağ bahçede ne diyelim yılımız yaşam şartlarının ve de nüfusumuzun büyümesi işte bizlere bu beton yığınlarını doğurdu ama bizler buna rağmen yine de yaşama savaşı içerisinde var olma azmiyle kendimizi kentimizi, tabiatımızı koruma gayretlerimizi asla bırakmadan yaşam felsefelerimiz ve düşüncelerimizle var olmalıyız.